Özel Yeni Hayat Rehabilitasyon Merkezi

+ 90 532 205 05 26
Özel Yeni Hayat Rehabilitasyon Merkezi

Dil ve Konuşma Bozukluğu

Siverek Şifa Rehabilitasyon Merkezi


Dil ve konuşma terapistleri, kendi konularında ayırıcı tanı koyabilen, sorunları ve çözümlerini belirleyen, terapiyi planlayan ve yürüten, bu görevlerini yerine getirirken ilgili uzman ve yardımcı uzmanlarla sıkı bir işbirliği içerisinde çalışan bireylerarası iletişim sorunlarının çeşitli alanlarında uzmanlaşmış bağımsız bir meslek grubunun elemanlarıdır.

Dil ve konuşma terapisti herhangi bir nedene bağlı olarak ortaya çıkan iletişim-dil-konuşma bozukluklarının ayırıcı tanısını koyan, diğer ilgili alanları (okuma-yazma v.b) da değerlendirerek terapi programları desenleyen ve uygulayan, terapinin etkililiği, yeterliliği, süresi konularında karar verme yetkisine sahip meslek elemanıdır.

DİL VE KONUŞMA TERAPİSİ NEDİR?

Dil ve konuşma terapistliği bilimsel bir uzmanlık alanıdır. Ülkemizde ilk olarak 1999 yılında Anadolu Üniversitesi bünyesinde ve sadece yüksek lisans düzeyinde eğitime başlanmıştır. Yüksek lisans eğitimi bilimsel hazırlık ile birlikte 3 yıl sürer. Terapist adayları farklı alanlardan (kekemelik, artikülasyon bozuklukları, gecikmiş dil ve konuşma vb) en az 400 saat uygulama yaparak bölümden mezun olurlar. Ülkemizde bu alandaki ilk mezunlar 4 yıl lisans (psikoloji, psikolojik danışmanlık/rehberlik, dilbilim vb) sonrasında ise 2 yıllık yüksek lisans (dil ve konuşma terapistliği) sürecinden geçmişlerdir.

Dil ve konuşma terapistlerine olan ihtiyaç nedeniyle ülkemizde de 4 yıllık lisans programları açılmaya başlamıştır. Bu alanda lisans programı açan üniversiteler; Anadolu, Hacettepe, Ondokuz Mayıs, Üsküdar, Biruni, Tınaztepe, İzmir Bakırçay Üniversitesi, Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi ve Medipol Üniversite’leridir. Anadolu Üniversitesi 4 yıllık lisans mezunlarını vermiştir. Lisans programları açıldıktan sonra sadece bu alandan mezun olan öğrenciler yüksek lisansa başvurma hakkına sahip olmuşlardır. Herhangi bir eğitim sertifikasına sahip olmak şahıslara dil ve konuşma terapisi yapma yetkisi vermez. Açık sayısının çok olduğu bu alanda doğru kişilere ulaşmanız önemlidir. Uzman olmayan kişilerden terapi almak öğrenme için kritik olan sürenin kaybına, ailenin maddi kaynaklarını yanlış yerlerde harcamasına, çocuğun negatif öğrenme yaşantıları geçirmesine neden olabilir.

DİL VE KONUŞMA TERAPİSTLERİ HANGİ ALANLARDA YETKİNDİR?

– Akıcılık Bozuklukları (Kekemelik, Hızlı Bozuk Konuşma)

– Konuşma Sesi Bozuklukları (Artikülasyon Bozukluğu, Fonolojik Bozukluk)

– Gecikmiş Dil ve Konuşma

– Genetik Sendromlara Bağlı Dil ve Konuşma Gerilikleri

– Yaygın Gelişimsel Bozukluğa (Otizm) Bağlı Dil ve Konuşma Gerilikleri

– Serebral Palsi’ye Bağlı Dil ve Konuşma Gerilikleri

– Dudak Damak Yarığı Olanlarda Dil ve Konuşma Terapisi

– İşitme Engelli Bireyler İçin Dil ve Konuşma Terapisi

– Ses Terapisi

– Afazi, Apraksi, Dizartri’de Dil ve Konuşma Terapisi

– Beyin Hasarı, Felç vb Durumlar Sonrasında Dil ve Konuşma Güçlüklerine Müdahale

– Yutma Bozuklukları

DİL VE KONUŞMA TERAPİSTİ (DKT) NE YAPAR?

Dil ve konuşma terapisti, ortak noktası dil, konuşma ve iletişim olan alanlarda terapiye gelen kişinin yaşı ve beraberinde getirdiği tanıya göre bireysel terapi programı hazırlar ve uygular.

Terapi programı eğer çocuklar içinse; oyuncaklar, kitaplar, resimli kartlar, kimi zaman ise alternatif destekleyici iletişim sistemleri kullanırlar.

Terapi programına alınan kişi yetişkinse, yaşa ve tanı kriterlerine göre bireysel terapi programı hazırlanır.

Dil ve konuşma terapisti diğer uzmanlık alanlarından kişilerle takım çalışması yaptığında daha iyi sonuçlar ortaya çıkar. İş birliği yapacak olan en önemli grup terapiye gelen çocuk/kişinin ailesidir. Bunun dışında; çocuk nöroloğu, çocuk psikiyatrı, KBB hekimleri, özel eğitim uzmanları, sınıf öğretmeni, okulda bulunan psikolojik danışman, fizik tedavi uzmanları ile iletişim halinde olması terapi sürecine olumlu yansıyacaktır.

DKT’LERİN ÇALIŞMA ALANLARI NERESİDİR?

DKT’ler özel klinikler, hastaneler, rehabilitasyon merkezleri gibi sağlık birimlerinde çalışırlar.

NE ZAMAN DİL VE KONUŞMA TERAPİSİNE GİDİLMELİ?

İletişime dayalı engeller sizin/çocuğunuzun günlük hayatını zorlamaya başladığında dil ve konuşma terapisine gitme zamanınız gelmiş olabilir. Dil ve konuşmaya dair herhangi bir güçlük çektiğinizi düşünüyorsanız uzman DKT’den alacağınız değerlendirme oldukça büyük fayda sağlayacaktır.

DİL VE KONUŞMA BOZUKLU TERAPİSTİ KİMDİR?

Kısaca “DKT’’ olarak adlandırılan, dil ve konuşma terapistleri iletişim konusunda birer uzmandırlar.

DKT’ ler, bebeklerden yetişkinlere kadar her yaştan insanla çalışırlar; birçok iletişim sorununu ve yutma problemini tedavi ederler. Bu problemler şunları içerir:

Konuşma Sesleri: Bunlar kelimeleri nasıl söylediğimiz ve nasıl bir araya getirdiğimizle alakalıdır. Bu başlıktaki problemler başka bir deyişle hastanın durumuna göre, artikülasyon veya fonolojik bozukluklar, konuşma apraksisi veya dizartri olabilir.

Dil: Okuduğumuzu veya duyduğumuzu ne kadar iyi anlıyoruz ve başkalarına düşüncelerimizi anlatmak için kelimeleri nasıl kullandığımızla alakalıdır. Yetişkinlerde bu soruna afazi denebilir.

Okuryazarlık: Okuma ve yazma becerilerinizin ne kadar iyi olduğuyla alakalıdır. Dil ve konuşma bozukluğu olan kişilerde okuma, heceleme ve yazma konusunda sorunlar olabilir.

Sosyal İletişim: Sıra alma, tanımadığınız insanlarla nasıl konuşulması gerektiğini ve konuştuğunuz kişiye fiziksel olarak ne kadar yakın olmanız gerektiğini bilmek gibi kurallara ne kadar uyduğunuzla alakalıdır. Buna pragmatik(edimbilim) denir.

Ses: Sesimizin nasıl duyulduğuyla alakalıdır. Kısık ses çıkarabilir, sesimizi kolayca kaybedebilir veya çok yüksek sesle ya da burnumuzdan (nazal) konuşabilir ya da ses çıkaramayabiliriz.

Akıcılık: Ayrıca kişinin kekemelik düzeyide denebilir, konuşmanın ne kadar akıcı olduğuyla alakalıdır. Kekeme olan biri “t-t-t-tablosu” örneğinde olduğu gibi sesleri tekrarlayabilir, “um” veya “uh” gibi doldurucu kelimeler kullanır veya konuşurken çok duraksar. Birçok çocuk küçük yaşta kekemelik dönemi yaşayacaktır ancak bu çocukların çoğu üstesinden gelecektir.

Bilişsel iletişim: Zihnimizin ne kadar iyi çalıştığıyla alakalıdır. Bu alanda oluşan problemler hafıza, dikkat, problem çözme, organizasyon ve diğer düşünme becerilerini etkileyebilir.

Yutma ve Beslenme: Katı ve sıvı yiyecekleri ne kadar iyi emdiğimiz, çiğnediğimiz ve yuttuğumuzla alakalıdır. Yutma bozukluğu, yetersiz beslenmeye bu da kilo kaybına ve diğer sağlık sorunlarına neden olabilir. Buna disfaji de denir.

Dil ve konuşma terapistlerini nerede bulabilirim?

– Özel eğitim ve rehabilitasyon merkezlerinde

– Hastanelerde

– Dil ve konuşma terapisi konusunda hizmet veren terapi merkezlerinde

DİL VE KONUŞMA BOZUKLUĞU NEDİR?

Dil ve konuşma bozuklukları, kişinin konuşulanları anlama ve kendini ifade etme becerilerinden birinde ya da her ikisinde görülen sorunları ifade eder. Dil ve konuşma günlük hayatta sık karıştırılan iki farklı kavramdır. Dil ve konuşmayla ilgili bozukluklar da birbirinden farklıdır. Bir kişinin diğer kişileri anlamakta ve düşüncelerini anlaşılır, yapıca düzgün kurulmuş cümlelerle paylaşmakta zorluk yaşaması dil bozukluğuna işaret etmektedir. Bir kişinin sesleri net anlaşılır şekilde telaffuz edememesi, artikülasyonda sorun yaşaması, ses düzeyinde sıkıntısı olması veya kekemelik gibi konuşmasını akıcı olmayan bir hale getiren faktörler bulunması, konuşma bozukluğu ihtimalini akla getirmektedir.

Dil ve konuşma bozuklukları genel olarak şu kategorilerde görülür:

Gecikmiş Dil ve Konuşma: Bireyin dil becerilerinin anlama ve ifade etme yönünden yaşından beklenen seviyede gelişim göstermemesi ile tanımlanır.

Artikülasyon ve Fonolojik Bozuklukları: Bireyin sesleri, heceleri ve sözcükleri normalden dikkat çekici derecede farklı ve anlaşılması zor şekilde konuşmasıyla görülür.

Akıcılık Sorunları (Kekemelik): Bireyin konuşmasının akıcılık, hız, ritim gibi kısımlarında sorun yaşanan durumdur.

Ses Bozuklukları: Sesin perde, şiddet ya da kalitesinden belli nedenlerden ötürü normalden olumsuz yönde farklılık gösterdiği durumlardır.

Afazi (Edinilmiş Dil Bozuklukları): Nörolojik kaynaklı, çoğu zaman beyindeki bir hasar sonucu meydana gelen dil ve konuşma bozukluklarıdır.

Yutma Bozuklukları: Genellikle nörolojik bir sebep sonucu ortaya çıkar ve yutma eyleminin değişik aşamalarında görülen güçlüklerle kendisini gösterir.

Motor Konuşma Bozuklukları: Nörolojik bir nedenden ötürü konuşma eyleminde rol alan kas gruplarında görülen güçsüzlük, hasar, koordinasyon bozukluğu sonucu konuşmanın olumsuz etkilenmesiyle oluşur.

Dil ve konuşma bozukluklarının yukarıda görüldüğü gibi çeşitli nedenleri olabilmektedir. Konuşmada rol alan yapılardaki bozukluklar, yarık damak, diş problemleri, nörolojik problemler, işitme kaybı gibi fiziksel sebeplerle beraber, serebral palsi, zihinsel yetersizlik, otizm spektrum bozuklukları, down sendromu gibi gelişimsel ve genetik bozukluklar da dil ve konuşma bozukluklarına yol açabilmektedir.

KONUŞMA BOZUKLUĞU NEDENLERİ

Konuşma Bozukluğu Nedenleri Nelerdir?

Konuşma bozukluklarının altında birçok sebep yatmaktadır. Doğuştan gelen bir bozukluk olabileceği gibi sonradan da ortaya çıkabilir.

Genetik sendromlar: Otizm, down sendromu, apert sendromu, velokardiyofasiyal sendrom gibi birçok genetik rahatsızlık konuşma bozuklukları ile birliktelik gösterir. Çocuklarda konuşma bozukluğunun en sık sebebi genetik hastalıklardır.

İşitme kaybı: İşitme ile konuşma birbiri ile bağlantılıdır. Özellikle işitme kaybı ile doğan bebeklerde konuşma bozuklukları görülmesi çok sıktır. Sözcüklerin telaffuzunu duymayan çocuklar konuşamazlar. İşitme cihazı ile duymaları desteklense bile konuşmaları diğer çocuklara geri kalacaktır.

Nörolojik hastalıklar: Parkinson gibi dopamin azlığı sonucu ortaya çıkan ve alçak sesle, monoton, zor anlaşılır konuşma ile birliktelik gösteren hastalıklarda konuşma bozukluğu ortaya çıkabilir. Amyotrofik lateral skleroz (ALS) gibi kas güçsüzlüğü ile giden hastalıklarda da konuşma ile ilgili kasların da güçsüzleşmesi ile konuşma bozuklukları ortaya çıkabilir.

Beyin hasarları: Kaza, düşme gibi durumlarda konuşmadan sorumlu beyin bölgesinde beyin kanaması sonrası konuşma bozukluğu görülebilir. Afazinin en sık nedeni ise beyne pıhtı atması sonucu konuşma bozukluğudur, beynin konuşmadan sorumlu bölgelerine giden damarların tıkanması durumunda ani konuşma bozukluğu görülmesi çok yaygın bir durumdur.

Prematüre doğum öyküsü: Normal doğum vaktinden önce doğan bebeklerde motor gelişim normal vaktinde doğan bebeklere göre yavaş ve geridir. Prematüre bebeklerde gecikmiş konuşma bozuklukları görülme oranı daha yüksektir.

Dudak ve damak yarıkları: Yarık damak ve dudak hastası çocuklarda yumuşak damak konuşma sırasında yeterince hareket etmez ve ayrıca bu çocuklarda yumuşak damak burun ve ağız arasındaki boşluğu kapatacak kadar uzun olmadığı için konuşma bozuklukları görülmesi yaygındır.

Mental retardasyon (Zeka geriliği): Zeka geriliği olan çocuklarda diğer tüm motor becerilerle birlikte konuşma gelişimi de geri kalır.

Ayrıca ses tellerindeki polip ve nodüller başta olmak üzere ses telleri rahatsızlıkları konuşma bozukluğuna sebep olur. Gırtlak kanseri gibi kötü huylu hastalıklarda da konuşma bozuklukları meydana gelebilir.

KONUŞMA BOZUKLUĞU TEŞHİSİ

Konuşma bozukluğunun tespit edilmesi kolaydır. Hasta öyküsü alınıp fizik muayeneye göre tanı konulabilir. Önemli nokta konuşma bozukluğuna neden olan altta yatan hastalıkların tespitidir.

Genetik tarama: Genetik anomaliler sebebiyle ortaya çıkan konuşma bozuklukları için genetik inceleme gerekir.

Radyolojik görüntüleme: Beyindeki hasara bağlı olup olmadığını anlamak için bilgisayarlı tomografi (BT), manyetik rezonans görüntüleme (MRG) ile beyindeki hasarın görüntülemesi sağlanır.

İşitme testi: Özellikle çocuklarda görülen konuşma bozukluklarının sebebi duyma problemleri olabilir. Bunun tespiti için işitme testi yapılmalıdır.

IQ testi: Konuşma bozukluğu olan çocuklarda zeka geriliğinden şüphe edildiği zaman IQ testi yapılmalıdır.

KONUŞMA BOZUKLUĞU TEDAVİSİ NEDİR?

Konuşma Bozukluğu Tedavisi

Konuşma bozukluğunun tedavisi dil ve konuşma terapisti eşliğinde düzenli terapi ile mümkündür. Terapist eşliğinde konuşma bozukluğu egzersizleri uygulanarak ağız, dil ve çene konuşmaya uyumlu hale getirilir. Konuşma organlarının çalıştırılması sağlanır.

Emme egzersizi: En basit şekliyle pipet kullanarak içecek içirilir. Terapist pipetin bir ucu ile meyve suyunu çeker, diğer ucu çocuğun ağzına uzatır ve pipetin içindeki meyve suyunu çekmesi sağlanır. Seviye artışında pipetin biraz daha yükseğe kaldırılarak emilmesi sağlanır. Çocuklara ağız şapırdatma, oh çok güzel gibi emme sonrası davranışların öğretilmesi de önemlidir.

Üfleme egzersizi: Başlangıç aşamasında derin nefes alıp vermeyi takiben üf püf seslerinin çıkarılması sağlanır. Çeşitli oyunlar haline getirilen egzersizler yapılabilir.

– Mum üfleme

– Küçük renkli pamukları masaya koyarak üfleyerek hareket ettirmeyi sağlama

– Bir kase deterjanlı su yapılarak çocuğun kamış yardımıyla baloncuk yapması

– Plâstik düdük üfleme

– Küçük plastik borazan (flüt) üfleme

– Pinpon topunun masa üzerinde üfleyerek hareketi sağlanır.

Çiğneme: Çocuğun bir yanağına bisküvi konarak çocuğun o bisküviyi dili ile alıp diğer yanağına alınması sağlanır. Ağız kapalı çiğneme alışkanlığı kazandırma çok zordur. Haşlanmış patates gibi yumuşak besinlerle düzenli çalışma gerektirir.

Dil egzersizleri:

Dilin ucuna konan bir parça yiyeceğin dil yardımı ile alınması sağlanır.

Üst dudak ile diş arasına konan reçel ya da çikolatanın dil yardımıyla alınması sağlanır.

Çocuğun yanağının içine konan reçel ya da çikolatanın dil yardımı ile alınarak çiğnemesi sağlanır.

Çocuğun lokum çiğnemesi sağlanır.

Çocuğun yanak içlerine diş etlerine konan bisküvinin dili ile alıp çiğnemesi sağlanır. İki yanağa da sıra ile uygulanır.

Aynı anda iki yanağa da konan bisküvilerin aynı anda alınarak çiğnenmesi sağlanır.

Dil üzerine kaşık ile baskı uygulanır, çocuğun dili yukarı itmek suretiyle karşı koyması sağlanmaya çalışılır. Sonraki aşamada dil üstü diş fırçası ile fırçalamaya başlanır.

Dudaklara sürülen reçel ve çikolatanın çocuk tarafından yalanması sağlanır.

Lolipop alınarak çocuğun bunu yalaması sağlanır.

Dudakların dış kısmına reçel ya da çikolata sürülerek çocuğun dili ile buralara kadar uzanması sağlanır.

Dilin ucuna konan bisküvinin çocuk tarafından ağza alınması sağlanarak dil içe çekme egzersizi yaptırılır.

Çocuğun diline bant sarılır ve dili çekerek karşı koyması sağlanır.

Dudak hareketleri:

Çocuğa gülme, ağlama, üzülme ve kızma gibi mimiklerin olduğu kartlar gösterilerek bu mimiklerin taklit etmesi sağlanır.

Ayna karşısına çocuk ile beraber geçilerek yapılan dudak hareketlerini çocuğun da yapması sağlanır.

Çocukla karşı karşıya oturarak gülme, ağlama, somurtma, sırıtma, hapşırma, öpme gibi genel hareketlerin yapılması sağlanır.

Lastik bağlanan bir düğme çocuğun dudakları arasına verilerek çekme suretiyle çocuğun karşılık vermesi sağlanır.

Çeşitli dudak hareketleri ile ıslık, eli ağza vurmak suretiyle Kızılderili sesi, ağız şapırdatma ve öpme seslerinin çıkarılması sağlanır.

Yetişkinlerde görülen konuşma bozukluklarında da bu egzersizler uygun şekilde uygulanır.

Konuşma Bozukluğu Tedavi Edilmezse

Konuşma insanlar arasındaki iletişimin temel ve en önemli basamaklarından birisidir. Konuşma bozuklukları iletişim sorunlarına sebep olur.

Tedavi edilmeyen konuşma bozuklukları insanların iletişim sorunları çekerek çekingen olmasına neden olur.

Özellikle çocukluk döneminde görülen konuşma bozuklukları çocuğun yaşıtlarında geri kalmasına sebep olduğu için yaşıtları tarafından dışlanmasına neden olmaktadır.

Hayat boyunca çekingen kalmalarına neden olacaktır.

Çocuklarda Konuşma Bozukluğu

Çocuklarda dil gelişim basamaklarının takibi önemlidir. Her ay ve yaş aralığında bebek ve çocukların çıkarması gereken ortalama ses, sözcük ve kelime sayısı bellidir.

12 aylık bir bebeğin öpücük, dil şıklatma gibi konuşma seslerini taklit etmesi; istediklerini elde etmek için ağlama dışında başka sesler çıkarması gerekmektedir.

Ayrıca baba, mama gibi 2 hece tekrarlı birer sözcük çıkarması gerekmektedir. Bu dönemdeki bebeklerin evde anne ve babası tarafından desteklenmesi konuşma bozukluğunun giderilmesinde etkili olacaktır.

24 aylık bebeklerin anne, baba, abi, abla ve evde beslenen evcil hayvanlar dışında en az 4 isim daha söylemesi gerekmektedir.

Bu kriterleri karşılamayan bebeklerin anne ve babaları tarafından desteklenmesi gerekmektedir.

3 yaşındaki çocukta söylediklerinin en az yarısının aile bireyleri dışındaki kişiler tarafından anlaşılması gerekmektedir. En az 3 sözcük içeren cümleler kurması, geçmişte yaşanan olaylar ile ilgili konuşabilmesi gerekmektedir.

Bu kriterleri karşılamayan çocuklarda 3 yaş konuşma bozukluğundan söz edilir ve bir terapistten yardım alması gerekir.

4 yaşında çocuklarda kişi zamirlerini, sahiplik ve çoğul eklerini kullanamıyorsa, geçmiş ve gelecek hakkında konuşamıyorsa, nesnelerin işlevleri ve görevleri hakkında konuşamıyorsa 4 yaş konuşma bozukluğu teşhisi konulabilir.

5 yaşına gelmiş çocuklarda artık neden ve nasıl sorularının yanıtı alınmalıdır. Nesnelerin ne işe yaradığını anlatabilmeliler ve basit hikayeler anlatabilmelidirler.

Bunları yapamayan çocuklarda 5 yaş konuşma bozukluğu tanısı konularak terapiye başlanması gerekmektedir.

Özellikle 5 yaşına gelen çocukların kreşe ya da anaokuluna başlaması durumu olduğu için en kısa zamanda terapiye başlaması çocuğun yaşıtları tarafından dışlanıp psikolojik sorunların ortaya çıkmaması açısından önemlidir.